Kayıtlar

burun etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

DOKUNMA DUYUSU, NASIL HİSSEDERİZ, HİSLER

    Dokunma, geleneksel beş duyunun içinde yer alsa da, olduğu gibi "özel bir duyu" olarak incelenmez. Bunun nedeni, farklı uyaranların etkisi altında farklı şekilde oluşabilmesi ve dokunma  için özelleşmiş tek bir organın olmamasıdır.   Dokunsal reseptörler, vücudun dışını çevreleyen deride ve  iç vücut boşluklarını, iskelet kasını, kemikleri ve eklemleri, iç organları ve kan damarlarını kaplayan epitel dokusunda bulunur. Bu yönde çalışan farklı alıcı türleri vardır ve her alıcıda üretilen sinyaller farklı şekilde işlenir. Bu nedenle, dokunsal algı bir bütün olarak ele alındığında, vücudun bir duyu sistemine (görsel duyu sistemi) atıfta bulunmamız gerekir. Bu sistemdeki alıcılar, dokunmanın yanı sıra ısı, ağrı ve hassasiyet, soğuk ve sıcak gibi uyaranlara yanıt verebilen birçok tiptedir.   Diğer tüm duyu sistemleri gibi bu sistemde de belirli bir uyaran olduğunda o uyaran reseptörde üretilir ve işlenmek üzere sinir sisteminin ilgili kısmına gönderilir. Dokunma  hemen hemen

KOKU ALMA DUYUSU, NASIL KOKU ALIRIZ,

  BİLİM KAYNAĞI - KOKU DUYUSU   Koku  duyusu, ortamdaki moleküllerin kimyasal yapılarından gelen kokuları algılama yeteneğidir. Hava soluyanlar uçucu bileşiklerden gelen kokuları algılayabilir ve su soluyanlar sıvılardan gelen kokuları algılayabilir. Hava soluyan bir organizma olan bir insan, parfüm gibi bir sıvının kokusunu aldığında, aslında o sıvının  havaya buharlaşan moleküllerinin kokusunu alır.   Koku, kimyasal bir duyusal algıdır. Her kokuya duyarlı reseptör, bir koku molekülü sınıfını veya bir molekülün belirli  bir  özelliğini tanır. Bu fenomen, anahtar bir ilişkiyle karşılaştırılabilir - molekül, alıcıdaki kilitle eşleşen bir anahtar yapıya sahipse, alıcı bu molekülün yapısını algılayabilir ve bir sinir uyarısı oluşturabilir. Bir koku molekülünün en küçük miktarı bile bir sinir uyarısını tetiklemek için yeterlidir.   Canlı bir organizmanın gelişim düzeyi ne olursa olsun, koku molekülleri çevreye yayılan nöronların dendritleri tarafından tanınır ve daha fazla işlenecekleri m

İŞİTME DUYUSU, NASIL DUYARIZ, NASIL İŞİTİRİZ

  Işık gibi ses de enerjidir. Ses dalgaları, moleküllerin salınım hareketinin bir sonucu olarak oluşur ve bu ses dalgaları maddenin her üç halinde de (katı, sıvı veya gaz) yayılabilir. Sesin bir ortamda yayılma hızı, ortamın bileşimine, yoğunluğuna ve sıcaklığına bağlıdır. Örneğin, 0°C'de 331 m/s'de ve 25°C'de 346 m/s'de hareket eden bir ses, sade suda 25°C'de 1493 m/s'de ve deniz suyunda  1533 m/s'de hareket eder.   Genel bir tanımla işitme, organların ortamdaki ses dalgalarını "ses" olarak algılama ve algılama yeteneğidir. Ses dalgaları, yoğunluk, dalga biçimi ve frekans farklılıkları ile birbirinden ayırt edilebilir. Sesin gücü, titreşimlerin gücüdür. Frekans, bir sesin "tonunu" belirleyen saniyedeki titreşim sayısıdır. Frekans arttıkça ses incelir ve frekans azaldıkça ses daha yumuşak olur. Tüm canlıların farklı bir frekans aralığı vardır. Örneğin, insan kulağı  ortalama 20 Hz ila 20.000 Hz arasındaki sesleri algılayabilir, ancak ke