DÜNYANIN SONU SESLİ KİTAP



  Türkçe dinle ---- Listen in English


  Sonunda Dünyamızı yaşanamayacak hale getirmeyi başardık. Bilimin yıllarca yaptığı uyarılara rağmen fosil yakıtları kullanmayı sonlandıramadık çünkü bu durum çıkarcı ülkelerin işine gelmedi ve göz göre göre küresel ısınmanın yükselmesine sebep oldu. Dünyanın ortalama ısısı 2,5 santigrat dereceyi geçti. Buzullar tamamen erimiş durumda. Buzulların erimesi sonucunda serbest kalan metan gazı Dünyadaki yaşamın daha hızlı yok olmasını sağladı. Denize kıyısı olan ülkeler, şehirler, yerleşim yerlerinin büyük bölümü 50 metre suyun altında kaldı. Milyarlara ulaşan kitlesel insan ölümleri binlerce hayvan, böcek ve bitki türü küresel ısınmanın yıkıcı etkileri ile yok oldu. Her ay hiç bilinmeyen hastalıklar salgına dönüşüp ölümleri arttırdı. Bunun yanı sıra ilaç firmaları çok sınırlı ilaçlar üretebiliyordu. Yiyeceğe ulaşmak çok zorlaştı ve tarım alanları ya yok oldu ya da çok verimsizleşti.





Bilim insanlarının geliştirdiği bir tarım şekli toplumların yiyecek ihtiyacını çok sınırlı karşılar durumda. İklimler o kadar bozuk ki ekvatorda yaşam ani ısı değişimlerinden dolayı artık mümkün değil. Kuzey ve Güney yarı küreye kara yolu ile ulaşım nerdeyse imkansızlaştı. Sıcaklık farklarından dolayı içten yanmalı motorlar kullanılamaz durumda. Bunun sebebi yüksek sıcaklıklarda ısınan motorların soğutulamaması. Hava ve deniz yolu elimizde olan son ulaşım yolları ki bu ulaşımlarda riskler barındırıyor. değişen iklim okyanuslarda ani hava değişimine sebep olarak kasırgalar, fırtınalar gibi doğa olaylarına yol açıyordu. Yanardağların püskürttüğü lavların külleri gök yüzünü griye boyamıştı. Bu durum uçakların güvenli seyir etmesine engel oluyordu.




Bilim insanları 2021 yılından önce küresel ısınmanın etkilerinin 2035 de görüleceğini açıklamışlardı. Fakat bilim insanları yanıldılar. Çünkü 2035 de görülmesi beklenen etkiler 2028 yılından itibaren gözlenmeye başlamıştı. İnsanlar her şeyde olduğu gibi bu durumu da ciddiye almadı. Bu kadar felaket yetmezmiş gibi dünyanın jeolojik hareketleri (yer hareketleri) sonucu yer altındaki sular daha derinlere çekildi ve bu durum ani su kıtlığına yol açarak kitlesel ölümlere katkı sağladı. Bu ani su kaçakları Türkiye'nin Konya şehrinde görülen obrukların daha da büyümesine yol açtı. Bu obruklar o kadar devasaydı ki çapı 10 kilometreyi buluyordu.




Bilim insanları artık Dünyamızın geri dönüşü olmayan bir evrede olduğunu ve doğal haline bırakılsa bile düzelmesinin milyonlarca yıl alacağını biliyorlardı. Bu yüzden insan uygarlığının soyunun devam edebilmesi için Dünya gezegenini terk etmek ve bize en yakın yıldız sistemi olan Alfa Centauri'ye yıldızlararası bir yolculuğun olasılığını düşünüyorlardı. Marsta yapılan en detaylı araştırmalar geçmişte su ve belli yaşam formları olduğunu gösterse de Marsta yaşam pek mümkün olamadı. Bir kaç on kişiden oluşan koloni kurulmuş olsada insanlara yiyecek sağlayacak bir tarım alanı oluşturulamadı. Jüpiterin ve Satürnün uydularında yapılan yaşam arayışları da olumlu sonuçlar vermemişti.



Bilim insanları yıldızlararası seyahatin Dünyadaki yaşam için ölümcül riskini göze alamıyorlardı. Bunun için gezegenimizdeki CO2 (karbondioksit) gazını azaltmanın yollarını aramaya başladılar. Tüm Dünya tek yürek biricik yuvamızı kurtarmak için umut besliyordu. Çok geçte olsa insanların birlik olması mutlu ediciydi.


Yapılan araştırmalar bu yıkımın kısa vadede geri dönüşünün olmayacağını gösteriyordu. Bilim insanları o kadar yoğun çalışıyorlardı ki karbondioksit solunumu yapan bir tür bakteri geliştirmeyi başardılar. Fakat bu kez de sorun bu bakterilerin laboratuvar ortamında yeterince hızlı çoğaltılamamasıydı. Şöyle bir fikir geliştirdiler; laboratuvar ortamında geliştirdikleri bakterileri laboratuvardan dışarı uzanan bir boru yardımı ile dış ortama aktaracaklardı. Çünkü bu bakterilerin güneşe ihtiyacı vardı ve dış ortam insan için tehlikeliydi. Böylece dışarıda bakterilerin daha hızlı çoğalacağını düşündüler ve derhal işe koyuldular.



Bilim insanlarının, öncelikle çalışma alanlarını genişletmeleri gerekiyordu ve bu çalışma alanı dış dünyadan iyice yalıtılmış olmalıydı ki bilim insanları dış ortamın yıkıcı etkilerinden korunabilsinler. Bir kaç sokak genişliğindeki alanın ki bu alan 400 metre kareye denk geliyordu, üzerini güneşin zararlı ışınlarını engelleyecek ozon tabakası benzeri bir madde ile kaplayarak işe başladılar. Kapalı alana daha fazla temiz oksijen gerekliydi. Bunu da dış ortamdaki karbondioksiti %98 oranında temizleyen kuantum filitreleri ile başardılar. Sıra bakterileri dışarı taşıyacak boruya gelmişti. Boruyu dışarıya 20 metre yüksekliğindeki tavana 45 derecelik bir açı ile uzatmaya karar verdiler. Borunun dışarıda kalan ucunu da 45 derece daha eğik hale getirerek ve dışarıdaki ağzını da böceklerin giremeyeceği 1mm boşlukları olan örgülü tel ızgarayla kapattılar. Borunun laboratuvar içinde kalan ucuna bakterileri kontrollü bir şekilde dışarı salacak bir filitre mekanizması bağladılar ki dışarıdaki yoğun CO2 içeri girmesin.



Bu mekanizma bir küp şeklinde, eni, boyu ve derinliği 1 metre olan tamamen şeffaf, kırılmaz camlardan oluşan bir masa üzerinde konumlandırılan yan tarafında 15 santimetre genişliğinde ve 15 santimetre yüksekliğinde iki küçük menteşe ile tutturulmuş el ile açılıp kapanan bir kapısı olan kutuydu. Kağıt kalınlığındaki boşluklardan girecek CO2 miktarı zararsız olacağından göz ardı edilebilirdi. Kutunun boru bağlanan tarafında bakterileri dışarıya daha hızlı salmak için 10 santimetre çapında dönüş hızı kontrol edilebilen bir pervane dışarıya uzanan 10 santimetre çapındaki boru ile birleşiyordu. Pervanenin kutu içindeki tarafında ise dışarıdan gelen havayı engelleyen kutunun içerisindeki havanın dışarı geçişine izin veren bir step motora dişli mekanizması ile bağlı olan, pervane çalıştırıldığında otomatik olarak sola doğru kayarak açılan pervane kapatıldığında ise sağa doğru kayarak kapanan yuvarlak şekilde olan bir kapak sistemi vardı. Bu kutunun çalışma mantığı ise çok basitti; bakteriler belirli bir oluşum yoğunluğuna geldiğinde ağzı kapalı daha küçük bir kutu ile tahliye kutusuna konulup kapalı olan ağzı açılarak tahliye kutusunun kapısı kapatıldıktan sonra pervane çalıştırılarak dışarı salınmasıydı. Bilim insanları bu yöntemin işe yaramasını umut ediyorlardı. Herhangi bir başarısızlık zaman kaybı demekti ve zaman kaybı ise Dünyadaki yıkımın devam etmesiydi.


Bir kaç gün sonra belirli bakteri yoğunluğuna ulaşıldıktan sonra bilim insanları yaptıkları kutu düzeneğini denemeye karar verdiler. Bir görevli bakterilerin içinde bulunduğu petri kabını deney dolabından çıkarıp dışarı salmak için kurdukları kutu düzeneğine doğru yürüyordu. Cam petri kabı adamın elinin titremesi ile eş zamanlı olarak ses çıkartırken adamın alnından soğuk terler alnında boncuk boncuk olmuştu. Adamın bu heyecanı yaptıkları düzeneğin işe yarayıp yaramayacağının endişesinden kaynaklanıyordu. Elinde her an patlayacak bir bomba varmış gibi yavaş adımlarla kutuya doğru yürürken diğer bilim insanları ile göz göze geldi. Diğer bilim insanlarının gözleri de aynı düşünceye sahipmiş gibi bakıyordu.



Adam: "Nefes alırken" Ya elimden düşerse o zaman ne yaparız ?

İç ses: Daha sıkı tutayım bari düşmesin.

İç ses: Ya çok sıkı tutunca petri kırılırsa ?

Adam: "Nefesini verirken" Neyse fazla sıkmayayım o zaman kırılmaz.



Tam iç sesi son bulmuşken adamın ayağı, ayakkabısının ucu küt olmasına rağmen yere kazık gibi saplanmış sivri ucu çok az toprağın dışında kalmış bir taş parçasına takılır. Adam elindeki cam petriyi düşürmemek içi ani bir refleks ile ileri uzanır petriyi kavramak için ellerini yukarı kaldırır. Petri adamın bir sağ eline bir sol eline çarparak havalanır. Takılmanın etkisini sönümlemek için iki adım ileri atılarak gözleri petriye odaklanmış şekilde yukarı doğru bir hamle yaparak petri sağ elinin işaret ve orta parmağının arasından kayarak yere doğru düşüşe geçer. Diğer bilim insanları nefesini tutmuş petrinin yere doğru düşüşüne bakarken alt dudaklarını üst dişlerine sıkıştırmış şekilde izliyorlardı. Adam sağ kolu ileri doğru pozisyonda sağ koltuk altının üzerine düştüğünde yerden kalkan tozlar adamanın ciğerine dolmuştu fakat gözleri bir aslanın avına kilitlenmesi gibi petriye kilitlenmişti. Havada kapağı açılan petri döne döne bir ucu masanın kenarında diğer ucu yere 45 derece ile sarkmış bir bez brandanın üstüne düşüp yerde olan adamın ileriye doğru uzanmış sağ elinin avcunun içine yuvarlandı. Petrinin kapağı ise yere düşerek kırılmıştı. Gözleri fal taşı gibi açılan adam petriye bakıp nefes verirken nefesini tuttuğunu fark etmemişti. Adam sağ avucuna düşen petriyi sağ elinin orta ve baş parmağı ile kavrayıp içini kendine doğru çevirip baktığında yeşil küf renginde 1 santimetrelik daire çeklinde dip kenarları beyaz bakteri tabakasının sadece bir kısmını görebilmişti. Daha büyük bakteri oluşumları petri havada iken petriden çıkmıştı. Diğer bilim insanları da koşup adamın yanına geldiklerinde aynı olaya bakakalmışlardı. Hepsinin boğazının düğümlendiği gözlerinin dolmasından anlaşılıyordu. Birbirlerinden utanmasalar çocuk gibi ağlayacaklardı. Kadın görevli ise göz yaşlarına hakim olmamıştı. İçten içe bu duygu patlamasını bastırmaya çalışırken sessizce ağlamaya çalışıyordu. Göz yaşları yanaklarından süzülerek titreyen dudaklarının kenarlarında yere düşüyordu. Sağ bileğinin üst kısmı ile göz yaşlarını sildiğinde beyaz laboratuvar önlüğünün sağ kolunda bir su izi oluştu.



İçini çekerek konuşmaya çalıştı nefesini titreyerek verirken şöyle dedi: üzülmeyin bakterileri tekrar çoğaltırız ve bunu başarmak zorundayız.



Diğer doktorlardan biri yerdeki adamın elindeki petriyi alarak brandanın olduğu masanın üzerine koydu ve yerdeki adamın kalkmasına yardımcı oldular. Ayağa kalkan adam kirlenmiş beyaz laboratuvar önlüğünü çırptığında ortalığı toz duman sardı ve herkes aynı anda öksürmeye başladı.



Çalışma lideri olan doktor: hadi ne bekliyoruz hemen işe koyulalım bu bakterilerin üretilmesi çok zahmetli diyerek sessizliği bozdu.






Yorumlar

Yorum Gönder

Sizce kanalım nasıl ?

EN ÇOK OKUNANLAR

KABIZLIĞI GİDERMENİN YOLLARI NELERDİR ? KABIZLIK NASIL GİDERİLİR ?

2025 GÜNEŞ FIRTINASI

Scientists Quotes - BİLİM İNSANLARININ ÖZLÜ SÖZLERİ

ALBERT EINSTEIN 'IN TREN PARADOKSU - ÖZEL GÖRELİLİK

Aspirin ile köklendirme nasıl yapılır - Basit, kolay köklendirme nasıl yapılır ????

SUDA KÖKLENDİRME NASIL YAPILIR ? bitki kökleri kaç santim olunca toprağa alınır ?