DÜNYANIN SONU SESLİ KİTAP
Türkçe dinle ---- Listen in English
Sonunda Dünyamızı yaşanamayacak hale getirmeyi başardık. Bilimin yıllarca yaptığı uyarılara rağmen fosil yakıtları kullanmayı sonlandıramadık çünkü bu durum çıkarcı ülkelerin işine gelmedi ve göz göre göre küresel ısınmanın yükselmesine sebep oldu. Dünyanın ortalama ısısı 2,5 santigrat dereceyi geçti. Buzullar tamamen erimiş durumda. Buzulların erimesi sonucunda serbest kalan metan gazı Dünyadaki yaşamın daha hızlı yok olmasını sağladı. Denize kıyısı olan ülkeler, şehirler, yerleşim yerlerinin büyük bölümü 50 metre suyun altında kaldı. Milyarlara ulaşan kitlesel insan ölümleri binlerce hayvan, böcek ve bitki türü küresel ısınmanın yıkıcı etkileri ile yok oldu. Her ay hiç bilinmeyen hastalıklar salgına dönüşüp ölümleri arttırdı. Bunun yanı sıra ilaç firmaları çok sınırlı ilaçlar üretebiliyordu. Yiyeceğe ulaşmak çok zorlaştı ve tarım alanları ya yok oldu ya da çok verimsizleşti.
Türkçe dinle ---- Listen in English
Sonunda Dünyamızı yaşanamayacak hale getirmeyi başardık. Bilimin yıllarca yaptığı uyarılara rağmen fosil yakıtları kullanmayı sonlandıramadık çünkü bu durum çıkarcı ülkelerin işine gelmedi ve göz göre göre küresel ısınmanın yükselmesine sebep oldu. Dünyanın ortalama ısısı 2,5 santigrat dereceyi geçti. Buzullar tamamen erimiş durumda. Buzulların erimesi sonucunda serbest kalan metan gazı Dünyadaki yaşamın daha hızlı yok olmasını sağladı. Denize kıyısı olan ülkeler, şehirler, yerleşim yerlerinin büyük bölümü 50 metre suyun altında kaldı. Milyarlara ulaşan kitlesel insan ölümleri binlerce hayvan, böcek ve bitki türü küresel ısınmanın yıkıcı etkileri ile yok oldu. Her ay hiç bilinmeyen hastalıklar salgına dönüşüp ölümleri arttırdı. Bunun yanı sıra ilaç firmaları çok sınırlı ilaçlar üretebiliyordu. Yiyeceğe ulaşmak çok zorlaştı ve tarım alanları ya yok oldu ya da çok verimsizleşti.
Bilim insanlarının geliştirdiği bir tarım şekli toplumların yiyecek ihtiyacını çok sınırlı karşılar durumda. İklimler o kadar bozuk ki ekvatorda yaşam ani ısı değişimlerinden dolayı artık mümkün değil. Kuzey ve Güney yarı küreye kara yolu ile ulaşım nerdeyse imkansızlaştı. Sıcaklık farklarından dolayı içten yanmalı motorlar kullanılamaz durumda. Bunun sebebi yüksek sıcaklıklarda ısınan motorların soğutulamaması. Hava ve deniz yolu elimizde olan son ulaşım yolları ki bu ulaşımlarda riskler barındırıyor. değişen iklim okyanuslarda ani hava değişimine sebep olarak kasırgalar, fırtınalar gibi doğa olaylarına yol açıyordu. Yanardağların püskürttüğü lavların külleri gök yüzünü griye boyamıştı. Bu durum uçakların güvenli seyir etmesine engel oluyordu.
Bilim insanları 2021 yılından önce küresel ısınmanın etkilerinin 2035 de görüleceğini açıklamışlardı. Fakat bilim insanları yanıldılar. Çünkü 2035 de görülmesi beklenen etkiler 2028 yılından itibaren gözlenmeye başlamıştı. İnsanlar her şeyde olduğu gibi bu durumu da ciddiye almadı. Bu kadar felaket yetmezmiş gibi dünyanın jeolojik hareketleri (yer hareketleri) sonucu yer altındaki sular daha derinlere çekildi ve bu durum ani su kıtlığına yol açarak kitlesel ölümlere katkı sağladı. Bu ani su kaçakları Türkiye'nin Konya şehrinde görülen obrukların daha da büyümesine yol açtı. Bu obruklar o kadar devasaydı ki çapı 10 kilometreyi buluyordu.
Bilim insanları artık Dünyamızın geri dönüşü olmayan bir evrede olduğunu ve doğal haline bırakılsa bile düzelmesinin milyonlarca yıl alacağını biliyorlardı. Bu yüzden insan uygarlığının soyunun devam edebilmesi için Dünya gezegenini terk etmek ve bize en yakın yıldız sistemi olan Alfa Centauri'ye yıldızlararası bir yolculuğun olasılığını düşünüyorlardı. Marsta yapılan en detaylı araştırmalar geçmişte su ve belli yaşam formları olduğunu gösterse de Marsta yaşam pek mümkün olamadı. Bir kaç on kişiden oluşan koloni kurulmuş olsada insanlara yiyecek sağlayacak bir tarım alanı oluşturulamadı. Jüpiterin ve Satürnün uydularında yapılan yaşam arayışları da olumlu sonuçlar vermemişti.
Bilim insanları yıldızlararası seyahatin Dünyadaki yaşam için ölümcül riskini göze alamıyorlardı. Bunun için gezegenimizdeki CO2 (karbondioksit) gazını azaltmanın yollarını aramaya başladılar. Tüm Dünya tek yürek biricik yuvamızı kurtarmak için umut besliyordu. Çok geçte olsa insanların birlik olması mutlu ediciydi.
Bilim insanlarının, öncelikle çalışma alanlarını genişletmeleri gerekiyordu ve bu çalışma alanı dış dünyadan iyice yalıtılmış olmalıydı ki bilim insanları dış ortamın yıkıcı etkilerinden korunabilsinler. Bir kaç sokak genişliğindeki alanın ki bu alan 400 metre kareye denk geliyordu, üzerini güneşin zararlı ışınlarını engelleyecek ozon tabakası benzeri bir madde ile kaplayarak işe başladılar. Kapalı alana daha fazla temiz oksijen gerekliydi. Bunu da dış ortamdaki karbondioksiti %98 oranında temizleyen kuantum filitreleri ile başardılar. Sıra bakterileri dışarı taşıyacak boruya gelmişti. Boruyu dışarıya 20 metre yüksekliğindeki tavana 45 derecelik bir açı ile uzatmaya karar verdiler. Borunun dışarıda kalan ucunu da 45 derece daha eğik hale getirerek ve dışarıdaki ağzını da böceklerin giremeyeceği 1mm boşlukları olan örgülü tel ızgarayla kapattılar. Borunun laboratuvar içinde kalan ucuna bakterileri kontrollü bir şekilde dışarı salacak bir filitre mekanizması bağladılar ki dışarıdaki yoğun CO2 içeri girmesin.
Bu mekanizma bir küp şeklinde, eni, boyu ve derinliği 1 metre olan tamamen şeffaf, kırılmaz camlardan oluşan bir masa üzerinde konumlandırılan yan tarafında 15 santimetre genişliğinde ve 15 santimetre yüksekliğinde iki küçük menteşe ile tutturulmuş el ile açılıp kapanan bir kapısı olan kutuydu. Kağıt kalınlığındaki boşluklardan girecek CO2 miktarı zararsız olacağından göz ardı edilebilirdi. Kutunun boru bağlanan tarafında bakterileri dışarıya daha hızlı salmak için 10 santimetre çapında dönüş hızı kontrol edilebilen bir pervane dışarıya uzanan 10 santimetre çapındaki boru ile birleşiyordu. Pervanenin kutu içindeki tarafında ise dışarıdan gelen havayı engelleyen kutunun içerisindeki havanın dışarı geçişine izin veren bir step motora dişli mekanizması ile bağlı olan, pervane çalıştırıldığında otomatik olarak sola doğru kayarak açılan pervane kapatıldığında ise sağa doğru kayarak kapanan yuvarlak şekilde olan bir kapak sistemi vardı. Bu kutunun çalışma mantığı ise çok basitti; bakteriler belirli bir oluşum yoğunluğuna geldiğinde ağzı kapalı daha küçük bir kutu ile tahliye kutusuna konulup kapalı olan ağzı açılarak tahliye kutusunun kapısı kapatıldıktan sonra pervane çalıştırılarak dışarı salınmasıydı. Bilim insanları bu yöntemin işe yaramasını umut ediyorlardı. Herhangi bir başarısızlık zaman kaybı demekti ve zaman kaybı ise Dünyadaki yıkımın devam etmesiydi.
Bir kaç gün sonra belirli bakteri yoğunluğuna ulaşıldıktan sonra bilim insanları yaptıkları kutu düzeneğini denemeye karar verdiler. Bir görevli bakterilerin içinde bulunduğu petri kabını deney dolabından çıkarıp dışarı salmak için kurdukları kutu düzeneğine doğru yürüyordu. Cam petri kabı adamın elinin titremesi ile eş zamanlı olarak ses çıkartırken adamın alnından soğuk terler alnında boncuk boncuk olmuştu. Adamın bu heyecanı yaptıkları düzeneğin işe yarayıp yaramayacağının endişesinden kaynaklanıyordu. Elinde her an patlayacak bir bomba varmış gibi yavaş adımlarla kutuya doğru yürürken diğer bilim insanları ile göz göze geldi. Diğer bilim insanlarının gözleri de aynı düşünceye sahipmiş gibi bakıyordu.
Adam: "Nefes alırken" Ya elimden düşerse o zaman ne yaparız ?
İç ses: Daha sıkı tutayım bari düşmesin.
İç ses: Ya çok sıkı tutunca petri kırılırsa ?
Adam: "Nefesini verirken" Neyse fazla sıkmayayım o zaman kırılmaz.
İçini çekerek konuşmaya çalıştı nefesini titreyerek verirken şöyle dedi: üzülmeyin bakterileri tekrar çoğaltırız ve bunu başarmak zorundayız.
Diğer doktorlardan biri yerdeki adamın elindeki petriyi alarak brandanın olduğu masanın üzerine koydu ve yerdeki adamın kalkmasına yardımcı oldular. Ayağa kalkan adam kirlenmiş beyaz laboratuvar önlüğünü çırptığında ortalığı toz duman sardı ve herkes aynı anda öksürmeye başladı.
Çalışma lideri olan doktor: hadi ne bekliyoruz hemen işe koyulalım bu bakterilerin üretilmesi çok zahmetli diyerek sessizliği bozdu.
Yorumlar
Yorum Gönder
Sizce kanalım nasıl ?