KAPDOKYA NASIL OLUŞTU - NEVŞEHİR - CAPPADOCIA

 

BİLİM KAYNAĞI


  65 Milyon yıl önce Meksika'nın Yucatan körfezine 20 kilo metre çapında bir asteroid çarptı. Bu çarpma şu anki Dünyanın şekillenmesindeki en büyük rolü oynadı. Bu çarpışma o kadar büyüktü ki 1 milyar ton dinamite eş değer. Dünyaya 135 milyon yıl hüküm süren dinozorlar bu çarpışma sebebi ile yok oldu. Tabiki çarpışma sayesinde biz evrimleşebildik. Dinozorların yok oluşuyla gececil memeliler çoğalmaya başladı. Çarpışma dünyadaki yaşamın %96 sını yok etti. Dünyanın var olduğundan bu yana en büyük yok oluş bu çarpma ile olmuştur. 


  65 milyon yıl önce Türkiye sular altındaki bir kara parçasıydı. Asteroidin çarpmasıyla dünyada oluşan sıcaklık 275 dereceye ulaştı. Yer altındaki magma tabakası bile bu durumdan etkilendi. İşe bu magma hareketi şimdiki Nevşehir'in kapadokya bölgesininde oluşumuna sebep oldu. Çarpışma o kadar şiddetliydi ki tabiri caiz ise dünyayı ikiye bile bölebilirdi. Okyanuslar hareket eden bir tankerdeki su gibi çalkalanmaya başladı. Bu çağdaki Tsunamilerin büyüklüğünü aklımız bile almaz. Yükseklikleri bir kaç kilometreyi bile bulabilir. Bu büyüklükte yükselen bir su kütlesi binlerce kilometrelik yolu bile bir kaç ayda kat edebilir ve önüne gelen her şeyi silip süpürür ki öylede oldu. Yer altındaki magmayı hareketlendiren çarpışma çok kısa zaman aralıklarında yanardağ oluşumlarına ve bu yanardağların püskürmesini sağladı. Sonunda tüm dünyayı kül kaplayarak Güneş ışınlarının girişini engelledir. Güneş olmayınca fotosentez yapamayan bitkiler hızla ölmeye başladı. Daha sonra bu bitkilerden beslenen ot obur hayvanlar yok oldu. Elbette ot obur dinozorlarda vardı, et obur dinozorlar ot obur türlerinden daha sonra yol olacaktı. Beslenme zinciri bu şekilde devam ederek çok kısa bir süre de dünyadaki yaşamın %96 sını yok etmiş. 


  Balıklardan sonraki atamız sayılan sürüngen memeliler bu yok oluştan sağ çıkarak dünyaya egemen oldular. Fakat küçücük kemirgenler bile yiyecek bulmakta zorlandılar. Okyanuslarda  milyonlarca yıl çalkalandılar. 


  Kapadokya'nın oluşumundaki günümüz teorisi Tüf denen kolay yontulabilir maddenin çökelerek su akıntılarıyla şekillendirilmesine dayanır. Tüf, yanardağ patlamalarıyla dışarı püsküren volkanik bir malzemedir. Bu tüf oraya nereden geldi. Tabiki Hasan ve Erciyes dağlarının patlamasından geldi. Meksika'ya çarpan asteroid Hasan ve Erciyes dağlarını da hareketlendirdi. Muhtemelen bu dağlar 65 milyon yıl önce sular altındaki Türkiye'nin bir bacası gibiydi. Henüz oluşumlarını tamamlamamışlardı. Asteroid çarpmasından sonra yer altında damarlarla taşınan sıvı kaya olan magma tabakasındaki basınç artarak bu dağlara kadar ulaştı. Çarpışmanın etkisiyle çalkalanan okyanusta Hasan ve Erciyes dağları da bir örtülüp bir açılıyordu. Yani suyun yükselmesi ile suyun altında kalıp, sular çekilince tekrar su yüzüne çıkıyorlardı.


  Uzun çalkantılı ve canlıların yok oluş süreci içerisinde yaklaşık bu çarpışmadan bir kaç yıl (tahminen) sonra Hasan ve Erciyes dağları püskürmeye başladı. Püskürme normal bir oluşumdan büyük olmalı. Çünkü bu dağlar Nevşehir iline ortalama 100 kilo metre uzaklıkta. Belirtmek isterim Hasan dağı Aksaray ilinde, Erciyes dağı ise Kayseri ilinde bulunuyor. Püskürmeler o kadar simetrik ki iki dağın Tüf maddesi de Nevşehir'e yağmur gibi yağmış. Unutmayın Türkiye sular altında zihninizde canlandırmanıza yardımcı oluyorum. Ayrıca çarpışmanın etkisi hala devam ediyor okyanuslarda Tsunamilerin durulması binlerce yıl aldı. Nevşehir'e yağan bu tüf suya indikten sonra suyu bulandıran bir çamura dönüşür. O çalkantı esnasında dibe inmesi de baya bir zaman alır. Suya karışan tüf suyun çalkantısı ile çok yükseklere çıkar ve o yükseklikten düşerken hızlanır, bu hızlanma ile suyun daha derinlerine iner ve sıkış.


  Sıkışan tüf tekrar yüzeye çıkamaz ve çökelti olarak kalır. Asteroid çarpması sonucu çalkalanan denizler hem yukarı doğru yükseldi hemde suyun altında çok şiddetli akıntılar oluşturdu. İşte tam olarak Kapadokya'daki peri bacaları bu zaman diliminde oluşmaya başladı. Yani bana göre sadece su akıntıları ile değil okyanusların yukarı doğru yükselip tekrar deniz seviyesine düşmesi ile yontuldu bu yapılar.


 Yukarıdan aşağıya kalınlaşan peri bacaları bu dalgaların üstten vurması ile yontularak üst kısımlarını sivriltti çünkü su deniz seviyesine düştüğünde yavaşlar. Bu yüzden peri bacaları huni şeklindedir. Peri bacalarının sivri tarafını oluşturan suyun basıncı, aşağıdaki geniş alandan daha yüksektir. Daha yüksek basınç daha fazla aşındırma kuvveti demek. Bir anda oluşmadı bu peri bacaları. Bilimsel bulgular peri bacalarının 65 milyon yılda oluştuğunu gösteriyor. Bu demek oluyor ki okyanuslar bu çarpışmanın etkisi ile milyonlarca yıl çalkalanmış. Dalgalar bir kaç kilo metre yüksekliğe ulaşıp tekrar aşağıya inmiş. Bu hareketi aklımızda canlandırmamız çok güç. Milyonlarca ton suyun bir kaç kilometre yukarı çıkması çok büyük bir enerji gerektirir. Sonra bu suyun o yükseklikten düşmesi de akıl almaz derece de bir aşındırma demek oluyor.


  Sağ duyularımız su çalkantılarının milyonlarca yıl çalkalanmasını anlayamıyor belki. Fakat Kapadokya nın sadece nehir gibi akan sularla oluşmuş olması da mantığıma yatmıyor açıkçası. Elbette yağan yağmurları değişkenlerimize katmamız gerek. Fakat yağmurlarda o kadar uzun süre ve şiddetli yağmalı ki yukarıda bahsettiğim okyanus çalkantısı etkisini oluşturabilsin. Yağmurların bu  kadar uzun yağdığına dair herhangi bir araştırma ne duydum ne de okudum. Çünkü geçmişte yağan yağmurların şiddetini ve yoğunluğunu tahmin etmek çok güç bir durum. Tahmin etsek bile yanılma payımız çok yüksek. Bu nedenle benim düşüncelerime göre okyanus çalkantıları biraz daha mantıklı gibi geliyor. Elbette bu anlattıklarım kendi hipotezim ve bu oluşumlara çok büyük bir hayranlığım var. Beni karşı konulmaz bir düşünceye itiyor ve düşünmekten sıkılmıyorum. Hala bu hipotezimi geliştiriyorum.


  Nevşehir'deki doğal güzellikler saymakla bitmez, her gün daha farklı bölgelerde peri bacası ve yer altı şehirleri keşfedilmeye devam ediyor. Yer altı şehirleri insan yapımı mimariler fakat tam anlamıyla neden yapıldığı anlaşılmış değil. Son bulgular o dönemde olan gaddar liderlerin gazabından korunmak için olduğunu gösteriyor. O tarihler dediğimiz ise 2 bin ile 4 bin yılları. Benim öngörüm ise daha çok insanların gece karanlığından korkmasından bu yapıları inşa etmeleri. Beynimizin şu anki duruma evrilmesi milyonlarca yıl aldı. Tamda yer altı şehirlerinin yapıldığı dönemde beynimiz bu evrimini tamamlama aşamasında olabilir. Bir canlının 2 temel dürtüsünden birisi de korkudur. Diğer ikisi yemek bulmak ve türünün devamı için cinsellik. Bana göre korku hayatta kalma dürtülerinin ilkini temsil eder. Çünkü aç olsak bile bu duruma bir müddet dayanabiliriz. Fakat korktuğumuz da yapabileceğimiz tek şey vardır, saklanmak.


  İşte bu yer altı şehirlerinin yapılma amacı da tamamen saklanmak olabilir. Zaten savaş olmuş olsada aynı dürtüye geliyoruz. O tarihte yaşamış insanlar ölmemek için korku içgüdülerini dinleyip yerin çok derinliklerine inmişler. Fakat benim anlattığım korku da ölüm ile bağlantılı olduğu için iki sebepte aynı kapıya çıkıyor. Benim anlattığım korku ise daha ilkel. Zaten PERİ BACALARI  denmesinin en büyük etkisi budur. O tarihteki insanlar geceleri akıllarının alamadığı tür varlıkların çıktığına inanırdı. Yaşam modernleştikçe bu varlıklar günümüz dilince peri, cin, hayalet isimlerine büründü. Belki de o zamanın insanları bu dürtüye hiçbir isim verememişlerdi. Benim mantığıma ise hala korkudan bu şehirleri yaptıkları geliyor. Elbette araştırmalara sonsuz saygım var çünkü benim anlattıklarım bilimsel bulgular çerçevesinde olan hayal gücüm. Nede olsa Einstein boşa dememiş; hayal gücü bilgiden daha önemlidir.


  Bilimin gelişmeleri bize ne gösterecek bilemeyiz. Hatırlatmak isterim Einstein'ın 100 yıl önce hayal ettiği şeyleri Bilim henüz anlayabiliyor. Bu demek değildir ben mutlak haklı çıkacağım. Fakat sizinle paylaşmak istedim. Söz uçar yazı kalır mantığını kullandım. Kendi hayal ürünüm olan bu hipotezden zevk aldığınızı umuyorum. Düşüncelerinize ve fikirlerinize katkı sağlayabilir diye düşünüyorum...


BİLİM KAYNAĞI



Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

KABIZLIĞI GİDERMENİN YOLLARI NELERDİR ? KABIZLIK NASIL GİDERİLİR ?

2025 GÜNEŞ FIRTINASI

Scientists Quotes - BİLİM İNSANLARININ ÖZLÜ SÖZLERİ

ALBERT EINSTEIN 'IN TREN PARADOKSU - ÖZEL GÖRELİLİK

Aspirin ile köklendirme nasıl yapılır - Basit, kolay köklendirme nasıl yapılır ????

SUDA KÖKLENDİRME NASIL YAPILIR ? bitki kökleri kaç santim olunca toprağa alınır ?