Moleküler kamera ve Atom kamera
Evet isim çok uçuk ve şaşırtıcı geldi. Bu benim hayal gücümü zorladığım bir ürün. Sonuçta her şey bir zamanlar hayal ürünüydü. Bu kamera isminden de anlaşılacağı gibi moleküler boyutta gözlerimizin göremeyeceği bir kamera. Gözlerimiz göremiyorsa bu görünmez demek oluyor. Bu kamera hava molekülü boyutunda fakat bizim tarafımızdan yapılmamış, hava moleküllerinin bulunduğu her yerde bulunabilen bir kamera. Nasıl mı çalışıyor ? Dünya hava ile dolu olduğuna göre bu kamera her yerde demektir. Kafanız iyice karışmaya başladı... Düşünsenize bir hava molekülünün konumunu belirleyebilseydik o molekülün nerede olduğunu da bilirdik. Ve bu molekülü uzaktan yolladığımız bir sinyal ile titreştirip görüntü alacak şekle sokabilseydik belki de görüntü alabilirdik. Evet biliyorum çok fazla bilim kurgu ve fantastik geliyor fakat zihnimde canlanmışken hemen yazıya dökmek istedim. Söz uçar yazı kalır değil mi. Hayal gücümüzü zorlamaya devam edelim. Bu molekülleri wifi dalgaları ile kontrol edip bir "foto diyot" yapabilseydik o zaman gözle görünemeyen bir kamera elde etmiş olurduk. Bilginiz olsun kameralar foto diyot (ışık direnci) ile çalışır. Foton enerji taşıyan bir kuanta parçacığıdır. Ve foto diyotlara çarpınca enerji aktarır bu foto diyotlar mimarilerine göre de bu fotondan soğurdukları enerjiyi gerilimlere dönüştürüm işlemciye yollar. İşlemci bu gerilimleri hesaplayarak ekrana görüntüyü yansıtır.
İşte bende bu foto diyotları manyetik dalgalarla oluşturmayı hayal ettim. Yapmamız gereken sinyal yayıcı bir aten ile çevremizdeki hava moleküllerini titreştirmek. İşin zorluğu burada başlıyor. Elbette burada yazdığım kadar basit bir iş olamaz. Sayfalar dolusu fizik hesaplamaları gerekebilir. Bu molekülleri titreştirdiğimizde ne tepki verirler hiç bilmiyoruz ayrıca bununla ilgili hiçbir şey okumadım şimdiye kadar. Şu an aklımda canlananları sizinle paylaşıyorum. Bence heyecan verici çünkü her insan bir başka insanı o kişinin haberi olmadan gözlemek, izlemek ister. Hadi dürüst olun hepimizde bu dürtü vardır. Kim kiminle ne yapıyor. Bu kızın çıktığı var mı ? Bu yakışıklı birini seviyor mu gibi akıl kemiren sorular hepimizde vardır. İşte moleküler kamera tam bu işe yarayacak. Fakat özel hayatın gizliliği olduğu için tepkiler ve riskler yasalaştırılmalı. Tabiki siyasiler en çok kullanan olacak.
Her yönüyle heyecan verici bir fikir. Gizli kimse sizi göremiyor gözlediğiniz kişinin burnun ucundaki bir hava molekülü kamera fakat onun haberi bile yok. Etrafına baksa da bulamaz, isterse mikroskop kullansın gene bulamaz. Peki hayal gücümüzü biraz daha zorlayarak bu kameranın nasıl yapılacağını biraz hayal edelim.
Öncelikle elektronik devre elemanları yarı iletken malzemelerdir. Silisyum germanyum en çok kullanılan yarı iletken ham maddeleridir. Bu maddelerin oluşturuldukları devre elemanlarındaki moleküler yapısını çözmekle işe başlayabiliriz. Diyelim ki silisyum elementi 10 bin titreşim yapan moleküller sonucu oluşuyor. Bu titreşimleri yapacak yazılımı bilgisayarda yazarak bağlı olan çanak antenimizden yayabiliriz. Tabiki moleküler kamerayı oluşturacağımız konumun koordinatlarını tamı tamına bilmemiz gerek. Hemen kuantum mekaniğinden örnek vereyim. Heinsenberg'in bize öğrettiğine göre bir parçacığın hızını ve konumunu aynı anda belirleyemeyiz. Bakın değişkenler ve aşılması gereken zorluklar kendini hemen belli etti. Daha önce de belirttiğim gibi sayfalar dolusu hesaplama gerektirebilir ki özellikle en elzem malzememiz Kuantum mekaniği olurdu. Çünkü moleküllerin davranışlarını anlamamız için atomun daha derinlerine inmemiz gerek. Burası atom altı dünya olan Kuantumdur.
Hayal gücümüzü zorlamaya devam ediyoruz. Einstein'ı örnek alarak; hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bu değişkenleri de kuantum karmaşası ile çözdüğümüzü farz edelim. Elimizde görünmez bir kamera olmuş olur mu ? Sanmıyorum. Fakat haya etmek çok zevkli. Bu kamerayı yaptığınızı var sayın. Ne yapardınız ? Ben söyleyeyim erkekler ilk olarak çıplak kız bulabilmek için koordinat arar dururdu. Ben ne yapardım ?
Uzayda hava yok fakat bu moleküler kamerayı atom kamerası olarak tasarlayarak uzayın belirli bir bölgesindeki koordinatları çözümleyerek o bölgeye bir kamera oluşturup uzayı gözlemlemek isterdim. Andromedaya gidemiyoruz fakat Andromeda nın belirli bir bölgesinde atom kamerası oluşturup gözlemlerdin. Tabiki sorunlar ve değişkenler evrendeki en büyük engel. Çünkü Andromeda gök adasında kamera oluştursak bile görüntülerin bize gelmesi 2,4 milyon yıl sürerdi. Fakat hayalin sınırı yoktur. O zaman hayal gücümüzü de ışığı şu anki sınırından daha hızlı hareket ettirebiliriz. Gene Einstein'ı hatırlamamız gerek; mantık sizi A noktasından B noktasına götürür...hayal gücü ise her yere.
Peki hayal gücümüz ile artık ışıktan daha hızlı gidiyoruz. Moleküler kameramızı geliştirip Atom kamerası yaptık çünkü uzayda hava yok. Pc başında titreşimleri yazarak Andromeda gök adasına yolladık ve bu dalgalar oraya 5 saniyede vardı. Unutmayın hayal ediyoruz çünkü sınırsız. Çok zevkli olurdu. Bir kaç saniye içinde Andromedayı gözlemlemeye başlardık hemde oturduğumuz yerde sadece titreşim kodları yazarak pc monitörümüzden izlerdik. Ne tür gezegenler vardır ? Kayaç, Gaz devleri, belki bilmediğimiz çok farklı elementlerden oluşan gezegenler. Ha birde Andromeda dan görüntü almışken Samanyolu gök adamızında bir Selfie sini çekerdik değil mi ! Kim bilir Samanyolu, bilimin bize gösterdiğinden çok farklıdır sonuçta görüntüler toplanan ışık dalgaları ve matematiksel hesaplamalarla oluşturuluyor. Bilim yanılabilir fakat düzeltilemez değildir.
Işıktan hızlı gidiyoruz sadece Andromeda ile mi sınırlı kalacağız. Evrenin başlangıcına gidelim 13,7 milyar yıl öncesine bir Atom kamerası kuralım ve bakalım. Ne görürdük ? Karanlık ? Hiçlik ? sahi hiçlik nedir ? Bu sorular hala gizemini koruyor. Gaz ve toz bulutlarının bir araya gelişini görebilirmiydik acaba. İlk patlama anına şahit olmak çok heyecan verici olurdu. Büyük patlamayı gözlemliyoruz ve pc başından monitöre bakarak. Atom kameramız bize bunu sağlayabilirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Sizce kanalım nasıl ?